1. Vatan 1.1 Vatan nedir? - Benim icin vatan, kendimi iyi hissetigim ve yasadigim yerdir. - Vatan hep orada olan bizim geldigimiz yerdir ve yasamimizin bir parcasidir. - Benim köklerimin oldugu yerdir. - Benim icin vatan bir problem ciktiginda gidebilecegim yerdir. - Kendimi iyi hissetigim, dosca karsilandigim ve iyi tanidigim yerdir - Vatan benim icin vatandir yani istedigim herseydir Hepimizin bir vatanı vardır. Vatan denilince aklmıza önce bize emniyet ve güven hissi veren anne babamız ve kardeşlerimiz gelir. Memleketimiz doğduğumuz ve oturduğumuz yerdir. Anne babamız da ekseriyetle bu şehirden gelir. Ama vatan esasen nedir? Sözlüğü açıp baktığımızda „vatan“ kelimesinin manasının, kendimizi evimizde hissettiğimiz ve yetiştiğimiz yer olduğunu görürüz. Vatan: yolunu izini bildiğimiz yerdir. „Vatanın“ tersi ise „gurbet“ dir, yurt dışıdır, vatanını terk etmek zorunda kalmak ise „sürgün“ dür. İnsanın bir yeri vatanı olarak hissetmesi diline, müzik ve kültürüne, kendi özel hikayesine , tarihine, dinine ve kanunlarına da bağlıdır. 1.2 Sıla hasreti Vatanı kaybetmek çoğu kez sıla hasreti olarak hissedilir. Sıla hasreti ailemden, arkadaşlarımdan, yolunu izini iyi bildiğim yerden çok uzak kaldığım zaman oluşur. Bildiğimiz ve hatırlamamızı sağlayan başka şeyler de sıla hasretidir ya da bizleri teselli eder. Bu özel bir meyvenin tadı, güzel bir manzara, telesekreterdeki sesler, ailenin ve arkadaşların fotoğraf ve mektupları olabilir. Artık günümüzde varolmayan şeylerin de akla gelmesi ve hatırlanması da sıla hasretine yol açar. Yani sıla hasreti sadece yabancı şehir ve ülkelerde bulunmaktan kaynaklanmaz. 1.3 Vatanın değişmesi Yazar Christian Morgenstern “oturduğun yer değil, anlaşıldığın yer vatanındır“ diye yazmıştır. Orada insan „kendi“ vatanını bulabilir. Ancak bu vatan değişiyor, nüfus değişimi başladı bile. Almanya’da 2040 yılında 60 yaş üzeri insanlar yaşayacak ve ikamet edecek. İnsanların yaşam beklentisi yükseliyor ama yeni doğan çocuk sayısı gittikçe azalıyor. Bu şekilde Almanların sayısı azalacak göçmenlerin sayısı ise artacak. Son 100 yıl içinde değişen çok şey oldu. Bugünkü dedelerin çoğu 50 – 60 yaş arasında. Dede küçükken onun dedesi de 50 -60 yaşındaydı. Yani dedenin dedesi aşağı yukarı 100 yıl önce yaşamıştı. Bilgisayar ve televizyon henüz bilinmiyordu. Çok az sayıda araba vardı, uçaklar da henüz icat edilmemişti. Tabii o zamanki okullar da şimdikinden çok farklıydı. Dedenin dedesi bugün bizim yazdığımızdan farklı şekilde yazıyordu. Buna “Sütterlin elyazısı” ya da “Alman elyazısı” deniyordu. Bazı kişiler çocukların bugüne nazaran o zaman daha güzel yazdıklarını söylüyorlar. Geçmişteki vatanımızı sadece müzelerde değil, aile fertleri ve yaşlı nesiller konuşurken de bulabiliriz. Onlar bizim bugün o halini bilmediğimiz vatanlarını ve kendi özel hikayelerini bize anlatıyorlar ve kendileri de hatırlıyorlar. 1.4 Yurda dönüş Vatan biz insanlar için büyük değer taşıyor. Hatta İncil’de de bir çok yurda dönüş ve yurda dönenlerle ilgili hikayelerin bulunması bu yüzden şaşırtıcı değildir. Her zaman insanlar tek başına ya da bütün bir halk olarak gurbete gitmek zorunda kalmışlardır. Vatan, aynı dilin konuşulduğu, doğanın insanlara alışık ve sevecen olduğu, aynı kültürün sürdürüldüğü, tanıdık insanların yaşadığı ve atalarının var olduğu yerdir. İnsanın bir vatanının olması temel ihtiyaçlarından ve temel haklarından biridir. Herkesin kendi vatanında kalabilme hakkı olmalıdır. 2. Vatanın değişmesi 2.1 Çalışılan yer ve ikinci memleket - Vatan biraz ailece olan , bilinen ve zorunlu yasam ortami olmayan yerdir. - Ben Türküm, kendimi türkiyedede iyi hissediyorum, biz burada da evde gibiyiz. - Ben burada cok uzun süredir oturmuyorum. Ama burayi da iyi taniyorum Bu yüzden burasi benim icin Vatanimdan bir parca oldu. Günümüzde “kendini anlaşılıyor hissetmek” sadece doğduğu yere bağlı olmak değildir. Bugün vatanın başka yerlerinde ve yurt dışında çalışmak ve yaşamak çok daha kolay. Hemen hemen bir çok insan artık kendi memleketinde kalmıyor. Bugün daha kolay ve daha hızlı taşınılıyor. Taşınmanın sebepleri; yüksek öğrenim görme, eğitimini ilerletme ve yeni bir iş olabilir. Her yerde yaşayabilme ve her yerde kendi evinde gibi hissetme yeteneği dünyayı biraz daha küçültüyor: bir bölgenin tipi değişiyor, çok çesitli kültürler birbirine uyum sağlıyor. Bugün bir çok firmanın dünyanın her yerinde, yerli iççilerin çalıştırıldığı iş yerleri var. Farklı ülkelerdeki insanların, farklı ikamet ettikleri yer ve iş yerlerinden dolayı dünya giderek birbirine yanaşıyor. Bugün bir çok insan vatanını terk edip yabancı bölgelere taşınmaktan korkmuyor. Doğdukları ve büyüdükleri vatanlarının yanı sıra yaşayacakları, çalışacakları ve yeni arkadaşlar edinecekleri kendi seçimleri olan bir vatan ya da ikinci bir vatan buluyorlar. 2.2 Almaya bir göç ülkesi mi? 50’li yılların ortasında Almanya’nın iş gücüne ihtiyacı vardı ve misafir işçilerin göçü başladı. O zamandan itibaren yıllar geçtikçe farklı uyruklardan insanlar buraya yerleşmeye başladı. Bir çoğu sürekli kalmaya karar verdi. Ancak bu ne göçmenler için ne de yerliler için kolay çözülecek bir görev değildi. Farklı diller, farklı kökenler ve farklı dinler insanları tedirgin etti. Toplumun büyük bir bölümü yabancı insanların bu büyük göçüne henüz hazır değildi. Günümüzde bile bir çok sorun hala çözülmemiştir ve ortak yaşamda her zaman yeni sorunlara yol açmaktadır. 3. Karşılaşma yeri okul 3.1 Yabancı olmak ve ön yargı Okul; son yıllarda dünyanın farklı ülke ve uluslarından gelen çocuk ve gençlerin beraber yasadıkları ve öğrendikleri yer haline geldi. Her gün yabancı ve farklı olmakla ilgilenmek kimse için kolay değildir. Bu özellikle karşılıklı saygı ve düşünce gerektiriyor. Hala çocuklar büyük çoğunlukla yetişkinlerden devraldıkları yabancı düşmanlığı ve ön yargılarla birbirleriyle münakaşa ediyorlar. Önyargilar hala sakat insanlar icin söz konusu. Ecnebi, yabancı, savaş, barış, düşmanlık, dostluk gibi kavramlar ortak düşünce ve davranışlarımızı belirliyor. Bugün hemen hemen her okulun sınıfında göçmen çocuğu olan ya da anne babası yabancı olan çocuklar var. Bunlar kendileri bizzat bir başka ülkede yabancı olmanın tecrübesini yaşıyorlar. Bu yeni bir sınıfa gelmek gibidir. Burada önemli olan korkmamak ve birbirinden öğrenmektir. 3.2 Tek dünya mı? Hangi kavramaları kullandığımız ve bundan ne anladığımız “ tek dünya “ ya da “üçüncü dünya” düşüncemiz için çok önemlidir. Günlük hayatımızda karşılaştığımız her şey burada üretilmiyor ve yetişmiyor. Örneğin spor ayakkabısı, muz ya da oyuncak gibi şeyler bize çok sıradan gibi görünse de bunlar her zaman bizim vatanımızda üretilmiyor ve çok uzun taşıma yollarıyla bize ulaşıyorlar. “Tek dünya dükkanları” olarak bilinen yerlerden insanlar uzak ülkelerde yetiştirilen, hasat edilen ve üretilen ürünler satın alabilirler. Bunlar gıda maddeleri, giyim eşyaları ve baharatlar olabilir. Bu tür dükkanlarda farklı kültürlerle ve farklı uluslardan olan müşterilerilerle karşılaşılır. Yabancı kültürün insanları hakkında ne kadar çok şey bilirsek, ortak yaşamımız da o kadar huzurlu olur. 4. Vatan arayışı 4.1 Arşivde vatan arayışı Polisiye bir film ya da romanda dedektifin iz araması gibi, suçun aydınlanması ve olay yerinde zanlı izlerinin çözümlenmesi gibi, başka kişilerin hayat hikayesini anlatan şeyler ve cisimler toplayan insanlar da vardır. Bu kişilere arşivci ve kütüphaneci denir. Arşiv : Belgelerin, dökümanların ve mektupların toplu halde muhafaza edildiği yer ya da binadır. Orada planlar, tablolar, kitaplar ve el yazmaları, yani: insanların elleriyle yazdıkları metinler vardır. Buralarda masalar, sandalyeler, vazolar ve mutfak takımları ve hatta kısmen değerli hazineler bulunur. Ancak; eski eserlerin kuralına uygun olarak muhafaza edilebilmeleri için önce temizlenmeleri gerekir. Profesyoneller bunu özel bir silgiyle, çalışma tezgahı odasında, ağız maskesi ve eldivenlerle yaparlar. Eserler temizlendikten sonra penceresiz, özel bir şekilde havalandırılan odalarda, asitsiz kartonların içinde, ayaklı raflarda depo edilirler. Bu saklama şekli çok eski hazineler için en iyi depolama şeklidir. 4.2 Memleket film ve romanları Memleket ve korunma hissine olan hasretlik ise memleket filmlerine gösterilen rağbeten belli olmaktadır. Memleket filmleri genelde el değmemiş dünyayı anlatırlar. Arkadaşlığı, aşkı, aile ve köydeki topluluğu konu alırlar. Filmlerin öyküsü Avusturya dağlarında, Bavyera’da ya da Isviçre’de bazen de Lüneburger Heide’de canlandırılır. Bu filmleri anlamak çok kolaydır ve bu filmler hep mutlu sonla biter. Bu tür filmlerin en meşhuru ise bir çok kez filmi yapılmış olan “Heidi”dir. Böyle filmler çok miktarda üretilir ve çok kolay anlaşıldığı ve insanları rahatlattığı için de çoğu zaman çok seyirci bulur. Memleket romanı; çoğu zaman bir yabancının gelmesiyle yaşanılan yerin rahatının bozuldugunu anlatan kitapdır. Burada da çok defa mutlu son yani “Happy End” vardır ve köyün düzeni tekrar sağlanır. 4.3 Memleket müzesi Memleket müzesinde eskinin günlük hayatına ait olan şeyler ve cisimler muhafaza edilir ve biriktirilir. Bu şekilde tahrip olmaması için korunurlar ve daha sonraki nesiller için eski zamandaki günlük hayata tanıklık ederler. Ama müzeler sadece rastlantı sonucu oluşan mucize odaları ya da genel olarak bit pazarındaki gibi rasgele koleksiyonlar değildirler. Memleket müzesinde şehrin ya da çevresinin tarihiyle ilgili cisimler bulunur. Önemli vatandaşlar, sanatçılar, fabrikatörler vs. hakkında belgeler de bulunur. Bir dedenin torununa anlattığı gibi bunlar da misafirleri şehir ve çevresi hakkında bilgilendirmelidir. Yani memleket müzeleri canlı öğrenim yerleridir. 4.4 Açık hava müzesi Köy müzesi ya da açık hava müzesi: ilginç eserlerin ve cisimlerin sergilendiği, halk için herzaman ulaşılabilir olan bir yerdir. Bu tür müzelerin amacı ise ziyaretçileri bir özel konu ya da tarihsel zaman dilimi hakkında bilgilendirmektir. Açık hava müzeleri tercihen geçmiş zaman daki ev ve yapıları gösterirler. Böylelikle o zamanki yapı şekilleri ve yaşam koşullarının canlı izlerini gösterirler. Genelde tarihi binalar orjinal mekanlarından özenle sökülüp uygun görülen başka bir arazi üstüne tekrar puzzle gibi kurulur. Ama sunu unutmamalıyız ki: evrensel kültürel farklılığa ve yaşam tarzına rağmen..... ....aslında bütün insanların memleketi aynıdır : dünya.