Die Sinne

Sehen, Hören, Riechen, Schmecken und Fühlen

Duyular

Thomas köpeği ile parkta oynamaktan hoşlanır. Neredeyse her gün oradadır. O farkına varmadan, gündelik olarak beş duyusunu: görmek, duymak, koku almak, hissetmek, ve tat almak için kullanır. Duyularımızla çevremizi algılarız. Duyu organlarımız beyne sinyaller - mesajlar - gönderir. Gördüğümüz, duyduğumuz, aldığımız tatlar, koku veya hissettiğimiz her şey beyinde hafızaya alınır. Beyin yaptığımız her şeyi idare eder: Futbol oynamayı, gülmeyi ve konuşmayı, yeme ve içmeyi, düşünmeyi, müzik dinlemeyi, hissetmeyi veya hareketlerimizi. Duyu organlarımız olan gözler, kulaklar, burun, dil ve deri ile çevremizi tam olarak algılarız. Bir şeyin nasıl olduğunu anlamak için, genelde aynı zamanda birkaç duyu organını birden kullanırız. 1. Gözler 1.1 Görme Gözlerimiz ile görürüz. Gözlerimiz daima hareket halindedir: hızlı ve her yönde. Gözlerimiz olmasaydı hiçbir rengi ve çizilmiş şekilleri tanımazdık. Aynı zamanda trafik levhaları gibi gündelik işaretleri de ayırt edemezdik. Gözler en önemli duyu organımızdır. Bundan dolayı, trafikte gözünüzü açık tutun! Böylece trafik levhalarını görebilirsin. Hareket eden veya etmeyen şeyleri algılayabilir ve güvenli bir şekilde karşıdan karşıya geçersin. Aynı zamanda, önünde ve arkanda olan şeyleri algılaman da önemlidir. 1.2 Gözün anatomisi Gözün kendisini daha yakından inceleyelim! Göz küre gibi yuvarlaktır ve gözyuvarı olarak da adlandırılır. Kafamızın içinde bulunan göz yuvasında göz iyice koruma altındadır. Kaşlar göz yuvası ile alın arasını sınırlar ve böylece su veya ter gözün içine akmaz. Kirpikler göz kapaklarında bulunan ufak tüycüklerdir. Onların görevi gözü kir ve toza karşı korumaktır. Göz kapakları gözü nemli ve temiz tutar. Bunların dışında göz kapakları etkin bir korunmadır çünkü en ufak tehlikede kapaklar kapanıp hassas gözü korurlar. Yorgun olduğumuzda göz kapaklarımız ağırlaşıp kapanırlar. Gözler böylece dinlenirler. İris tabakası göze renk verir. İnsanların göz renkleri çok faklıdır: kahverengi, gri, yeşil veya mavi. Saydam olan kornea tabakası iris’i korur. Ortasında bulunan koyu daire gözbebeğidir. Işık onun sayesinde gözün içine girer ve böylece biz o anda gördüğümüzü algılarız. Gözbebeği büyüyebilir ve küçülebilir. Parlak ışıkta gözbebeği ufalır – gözbebeği, gözü kamaştırıcı ışığın içeri girmesini önlemek için daralır. Karanlıkta mümkün olduğu kadar ışığın içeri girmesini sağlamak amacıyla gözbebeği irileşir. Gözbebeğinin nasıl çalıştığını kendin gözleyebilirsin! Aydınlatılmış bir aynanın önüne geç! Kısa bir süre için gözlerini kapat! Onları bir daha açtığında gözbebekleri çok büyüktür çünkü karanlıkta kalmışlardır. Işık altında yine çabucak ufalırlar. 1.3 Göz korunması ve görme desteği Gözler çok hassastır. Gözlerini korumak için bazı şeyler yapabilirsin. Güneşe hiçbir zaman doğrudan bakma! Gözlerini çok kamaştırıcı ışıktan güneş gözlüğü ile koru! Dalmak için dalgıç gözlüğü kullan! Tehlikeli maddeler ile deneylerde bulunduğunda hep bir korunma gözlüğü tak! Motosiklet ile yolda olduğunda kask, vizörü ile rüzgâra ve uçan böceklere karşı korunma sağlar. Çoğu insan gözlük kullanır. Onlarla daha iyi görürler. Gözlükleri olmayınca çoğu şeyi bulanık görürler. Gözlük kullanmak görme gücünün kısıtlanmaması açısından ve daha fazla azalmasını önlemek için önemlidir! 1.4 Hayvanların gözleri Hayvanların da gözleri vardır. İneklerin ve atların çok büyük gözleri vardır fakat bu daha iyi gördükleri anlamına gelmez. Mesela, at önünde olan bir şeyi rahatça göremez. Fakat kafasını çevirmeden etrafını görebilir. Kartalın keskin gözleri insanlarınkinden çok daha iyi görür. Kartalın gözleri bir fareyi bin metre mesafeden bile algılar – aynen bir dürbün gibi. Baykuşlar gözlerini hareket ettiremeseler de karanlıkta çok iyi görebilirler. Fakat kafalarını tümden arkaya doğru çevirebilirler. Baykuşların gözleri ışığa bizimkilerden daha duyarlıdır. Baykuş bu tür gözlere ihtiyaç duyar çünkü geceleri avlanır. Kurbağalar sadece hareket eden şeyleri gözleri ile algılarlar. Kediler, baykuşlar gibi gece görmeye uyarlanmışlardır. Karanlıkta insanlardan çok daha iyi görürler. Gün ışığında onların büyük gözbebekleri dar yarık şeklinde olur. 2. Kulaklar 2.1 Duymak Bizler kulaklarımız ile duyarız. „He, sesi aç!“ Duymak önemlidir çünkü bizler konuşarak iletişim kurarız ve çevremizdeki seslere göre yönümüzü biliriz. 2.2 Kulağın anatomisi Kulağı daha yakından inceleyelim! Kulak kepçesi ve kulak memesi dıştan rahatlıkla görünür. Kulakçık duyma hunisi gibi işler ve tüm sesleri algılar. Sesler işitme yolundan kulağın içine ulaşır ve kulak zarını harekete geçirir. Kulak zarının arkasında duyma kemikçikleri bulunur: çekiç, örs ve üzengi: bunlar insanın en ufak kemikleridir. Seslerin titreşimlerini çekiç algılar, örs bunları iletir ve üzengi kemiği kulağın içine aktarır. Koklea titreşimleri algılar ve işitme siniri üzerinden bunları beyne aktarır. Beyin hangi sesin duyulduğunu algılar. Şayet kulak kepçesini iki elin ile büyütürsen daha rahat ve daha kesin duyarsın (konuşmacı sesi daha yüksek) 2.3 Kulağın korunması Kulaklarımız da çok hassastır! Bundan dolayı dikkatli olunmalıdır! Gürültü kulaklara zarar verir. Yüksek ses üreten makineler ile çalışanlar bundan dolayı kulak koruyucu takarlar. Soğuk ve rüzgarda kulaklar için iyi değildir. Bundan dolayı kulaklarını şapka veya bir baş bağı takıp korumalısın. 2.4 Hayvan kulakları Hayvanların da kulakları vardır. Mesela, daha iyi duyabilmek için tavşanların büyük kulakları vardır. Onlar, aynı zamanda sesin geldiği yöne doğru kulaklarını çevirebilirler. Buna karşı, kuşların kafalarının her bir yanında sadece ufak bir kulak deliği bulunur. Köpekler çok iyi duyar. Hatta insanların duyamadığı sesleri algılarlar – örnek, çok yüksek frekanslı sesler. 3. Burun 3.1 Koku almak Burnumuz ile koklayabiliriz. Burun yakın çevremizdeki tüm kokuları algılar. Hayrola! Burada bir şey yanık kokuyor. Bu sefer bir şey olmadan atlattık… Burnumuz bizi tehlikelere karşı uyarır! 3.2 Burnun anatomisi Burnumuzu daha yakından inceleyelim! Burun kemiği, burun kanatları, ve burun delikleri hemen görünür. Burnun içinde ufak kıllar büyür. Bunlar kirlerin burnun içine girmesini önler. Nefes alınca hava burnun içine girer ve çeşitli kokuları beraberinde getirir. Burnun içindeki koku alma organları beyne sinyaller gönderir. Beyin kokunun ne tür bir koku olduğunu algılar ve onun hoş olup olmadığına karar verir. Mesela, fırında pişmiş taze kekin kokusu iştah açar. Şayet koku hoş değilse uyarılırız. Mesela, sigara dumanı sadece kötü kokmaz aynı zamanda sağlığa zararlıdır. Bununla birlikte burnumuz havada bulunan zararlı egzoz gazlarına karşı uyarır. 3.3 Hayvan burunları Tabii ki hayvanların da burnu vardır. İnsanların koku alma kabiliyeti bazı hayvanlar ile kıyaslanınca çok daha azdır. Fillerin burunları uzun ve hareketli olan hortumlarıdır. Fil hortumu çok hassastır. Aynı zamanda koklamak, içmek, tutmak ve hissetmek için kullanılır. Köpekler gerçek koklayıcıdırlar. Köpeklerin koku alma kabiliyeti insanlarınkinden yaklaşık bir milyon kere daha iyidir. Köpekler kokuları çok uzak mesafelerden algılayabilirler. Eşek arıları dokunaçları ile hem koku hem de tat alırlar. 4. Dil 4.1 Tat alma Dilimiz ile tat alırız. Thomas kek pişirmiş. Şimdi de buna şeker serpiştirmek istiyor. Fakat o iki cam kavanozdan hangisinin içinde şeker bulunduğunu bilmiyor. O bunu göremiyor, hissedemiyor, koklayamıyor, ve aynı zamanda duyamıyor. Fakat tadabilir! Dilimiz ile bir şeyin tatlı, tuzlu, ekşi veya acı olduğunu tadabiliriz. 4.2 Dilin anatomisi Dili yakından inceleyelim! Dil, mukoza ile kaplı uzunca bir kas yapısıdır ve bundan dolayı çok hareketlidir. Dilin üstünde tat alma kabarcıkları bulunur. Bunlar beyne sinyaller gönderir. Bir şeyin tadının nasıl olduğunu beyin algılar. Yeni bilimsel araştırma sonuçları, insanın dört tane olan tatlı, ekşi, tuzlu ve acı tat yönlerinin yanı sıra, yağlı ve “umami”(yani etli ve baharatlıyı) birbirinden ayırt edebildiğini gösterir. Şayet soğuk algınlığın varsa ve burnun tıkandıysa artık o kadar iyi tat alamazsın. Koklamak ve tat almak birbirlerine bağlıdır. Ancak koku alma duyusu tat alma duyusundan daha hassastır. 4.3 Hayvan dilleri Hayvanlar dillerini çok farklı tarzda ve yönde kullanırlar. Zürafa dili ile ağaçlardan yaprak toplar. Papağan besinleri ilk önce dili ile dener. Karıncayiyenlerin uzun burunları onun en çok sevdiği besin olan akkarıncaları bulmaya yarar. Uzun dili ile akkarıncaları yuvalarının içinde yalayıp yutar. Kurbağanınsa çok uzun ve yapışkan bir dili vardır. Onunla yıldırım hızında ona yapışan böcekleri yakalar ve yer. 5. Deri 5.1 Deri ve eller Ellerimiz ile çevremize dokunabiliriz. Bir şeyin yuvarlak veya kenarlı, soğuk veya sıcak, pürüzlü veya düzgün, yumuşak veya sert, ıslak veya kuru olduğunu hissedebiliriz. Hatta hissetme duyumuzla insanları bile algılayabiliriz. Ellerimizi daha yakından inceleyelim! Yukarıdan bakınca elinin tersini görürsün. Elini çevirirsen iç tarafını görürsün. Her insanın beş tane parmağı vardır: başparmak, işaret parmağı, orta parmak, yüzük parmağı ve serçe parmağı. Parmak uçlarındaki çizgi deseni senin şahsi parmak izini oluşturur. Her insanın parmak izi farklıdır. İnsanın yüzey açısından en büyük ve en çok yönlü organı deridir. Deri vücudun tümünü kaplar ve doğal olarak yenilenen bir korunma giysisi işlevi görür. Deri her teması hisseder. 5.2 Hissetmek ve dokunmak Parmak uçlarındaki deri özellikle hassastır ve bundan dolayı parmaklarınla en iyi şekilde dokunup hissedebilir ve algılayabilirsin. Kör insanlar hatta parmak uçları ile okuyabilirler. Thomas körler alfabesini parmakla dokunarak denemek istiyor. Bu harfler yuvarlak noktalardan oluşur. Fakat bunları doğru bir şekilde dokunarak anlayabilmek için, aynen basılı harfleri okuyabilmek için gerekli olan uzun bir öğrenme süreci lazımdır. Deri de beyne sinyaller gönderir. Mesela, deri ısıları algılar ve ayırt edebilir. Aynı zamanda tehlikeye karşı da uyarır, örneğin, çok büyük ısılara karşı. Şayet vücudun zarar görürse acı çekersin. Ağrı vücudunun uyarı sinyalidir. 5.3 Hayvanların hissetme duyuları Hayvanlar da hissedebilir. Kediler engellere bıyık tüyleri ile dokunurlar ve böylece doğru yolu bulurlar. Böylece karanlıkta da doğru yolu bulurlar. Bir salyangoz çevresini tüm bedeniyle dokunarak ve özellikle dokunaçları vasıtasıyla algılar. Örümcek, örümcek ipliği ile bir ağ dokur. Bir böcek örümcek ağına takılırsa, örümcek özellikle bacaklarındaki tüylerle onun hareketlerini hisseder. Bu onun için, avın ağın içine girdiğine dair bir sinyaldir. Özet: Beş duyunun algılamaları Özetleyelim: İnsanın beş duyusu vardır. İnsan görebilir, hissedebilir, tat alır, koklayabilir, ve duyabilir. Gözlerin, derin, dilin, burnun ve kulakların yardımı ile çevreni algılayabilir ve çevrenle başa çıkabilirsin. Duyu organların hayati önem taşır ve hassastırlar! Onlara dikkat et!