Aşağı Saksonya şehri Lüneburg’un batısında, Almanya’nın son geniş fundalıklarının biri konumlanmıştır – doğa parkı Lüneburg Fundalığı. Henüz 200 yıl önce Kuzey Almanya’nın geniş alanlarının görünümü böyleydi. Orta çağdaki doğanın aşırı sömürüsü sayesinde fundalıklar yayılmıştı. Bugün bu arazi ve onun sakinleri son derece tehdit altındalardır. Fakat bu arazinin özellikleri nelerdir acaba? 1. Sık bulunan funda bitkileri 1.1 Süpürgeotu ve yabani biberiye Funda bitkileri, genelde hep yeşil bodur çalılardan oluşur. 30 santimetrelik boyuyla yabani biberiye en gösterişsiz türdür. Sık bulunan, pembe çiçekli funda türlerinin ilki olarak henüz Mayıs ayında çiçek açar. Yaprakları yenilen biberiyeyi andırır, ismi bundan ileri gelir. Fakat yabani biberiye baharat olarak kullanılmaz, çünki zehirlidir. Boyu yarım metreyi bulabilen süpürgeotu, Haziran’dan Ağustos’a kadar çiçek açar. Çiçek dalı, koza olarak korunan, 5 ila 15 yumurta şeklinde ve oldukça büyük çiçekden oluşur. Süpürgeotu ve yabani biberiye bizim bölgemizde sık bulunmaz, çünki doğal yaşam alanları ağaçlandırma ve aşırı gübreleme sayesinde oldukça daralmıştır. Süpürgeotu Kuzey Batı Almanya’da hala bulunur, özellikle bataklıkların kuru alanlarında. 1.2 Süpürge çalısı Bizim bölgemizin tipik funda bitkisi, „adi funda otudur“, ancak diz boyunda olan ve aynı şekilde pembe çiçekleri bulunan bir çalı. Dağınık ve kuru dallarında sadece bir kaç milimetre boyundaki derimsi yapraklar büyür. Eskiden ancak süpürge üretiminde işe yaradığı için bu darmadağan fundaya „süpürge çalısı“ da denirdi. Senede bir kez, Temmuz’dan Eylül’e kadar, milyonlarca parlak çiçekten oluşan bir halı Lüneburg Fundalığının monoton sarı-kahverengi arazisini örter. Minik çanlar gibi çiçek dalına asılmışlardır. Bol şekerli bal özüne kolay ulaşılabildiği için, artık süpürge fundalığına birçok böcek türü gelir. 2. Fundalık arazileri 2.1 Peyzaj Fundalık olarak sadece çeşitli bodur çalı türleri adlandırılmaz, onların az besinli ve az kireçli topraklarda etkilediği araziye de bu isim verilir. Kapsamlı ve doğal fundalık arazilerine bugüne kadar Kuzey Almanya kıyılarında ve bataklarda rastlanır. Karada, fundalık arazisine alçak fundalık bitkilerinin yanısıra ardıç, adi huş ve orman çamı gibi az bakım isteyen ağaç türleri şekil verir. Fakat en sık bulunan tür, alçak gönüllü süpürge çalısıdır. O hem kuru, hem de nemli topraklarda büyür. Önemli olan, yeterli derecede güneş ışığının bulunmasıdır. Fundalık arazileri az nüfuslu olurlardı, çünki kumlu ve az besinli topraklar fazla elverişli değillerdi. 2.2 İnsan ve fundalık Henüz 200 yıl önce, fundalıklar Kuzey Batı Almanya’da ve Danimarka’da araziye şekil vermişlerdi. Nasıl oluşmuşlardır ve nerede kalmışlardır? Çiçek açan fundalık arazileri, örneğin doğa parkı Lüneburg Fundalığı, çoğu insana göre bozulmamış, neredeyse el değmemiş doğanın örneğidir. Gerçek tam aksine şöyledir: Fundalıklar, insanın uyguladığı uzun sürelik bir aşırı kullanımın sonuçlarıdır. Bu arazinin binyıllar önceki görünümü, bugünkü görünümünden çok farklıydı. Yaklaşık 10.000 yıl önce sıcaklığın dünya çapındaki artışıyla son buz devrinin sonu başlamıştı. Buzullar erimişti, ağaçsız ve buzlu tundranın yerini artık kuzeye doğru yayılabilen orman almıştı. İklim değişimiyle hayvan dünyası da değişmişti, buz devrinin sakinleri kaybolmuştu, onların yerini ormanda yaşayan mera hayvanları almıştı. Orta Avrupa’nın devasa ormanlarında artık büyük miktarda bizonlar, vadi öküzleri ve yaban atlar dolaşmaktaydı. Hayvanların peşinden önce taş devrinin avcıları gelmişti, yaklaşık 5.000 yıl önce ilk ekici çiftçiler Kuzey Almanya’ya ulaşmışlardı. O zamanın sakinleri fazla iz bırakmamışlardır; o devirin tek görünür belgeleri, Lüneburg Fundalığının bugünkü arazisindeki, 1.000 civarındaki höyük ve sayısız taş odası mezarlarıdır. Milattan 500 yıl önce, ekiciliği ve hayvancılığı uygulayabilmek amacıyla giderek geniş alanlar açılmıştı. Sadece çapayı ve karasabanı kullandıkları için, çiftçiler ilk zamanlarda Kuzey Almanya’da yaygın olan, kolay işlenebilen, kumlu topraklardan faydalanmışlardı. Bir kaç yıl sonra toprak tamamen bitmişti, o alan terkedilirdi ve diğer bir bölgeye göç ederek başka bir alan açılırdı. Aslında orman terkedilmiş alanları zamanla tekrar fethedebilirdi, fakat buna çoğu kez koyunlar ve keçiler engel olmuşlardı. Yeniden büyüyen ağaçları hemen yerlerdi, fakat kuru ve ağaçlı fundalık bitkilerinden uzak dururlardı. Böylece ağaçsız alanlarda ilk ve henüz ufak fundalık araziler oluşmuştu. 2.3 Fundalığın yayılması Orta çağın başlarında yörük çiftçilik dönemi sona ermişti, insanlar yerleşmişti, topraklar daha yoğun bir şekilde işlenmişti. Aynı zamanda ağaç talebi artmıştı. Lüneburg gibi şehirlerin evlerin, kiliselerin ve gemilerin yapımında gereken ağacın yanısıra büyük miktarda odun kömürüne ve yakacak oduna da ihtiyaçları vardı. Yaklaşık 1.000 yıl önce bugunkü Lüneburg şehrinin altında „beyaz altın“ bulunmuştu – tuz. Yüzyıllar boyunca yegane koruyucu madde olan tuz çok rağbet görmekteydi. Tuzun Lüneburg’u zenginleştirdiği, bugün hala eski evlerin ayrıntılı cephelerinden anlaşılır. Yeraltı suyunda çözünmüş Lüneburg tuzunu, sevkedilmeden önce zahmetli bir şekilde kaynatmak gerekirdi. 216 kazanın altında yüzyıllar boyunca, gece gündüz odun ateşleri yanmaktaydı. Rağbet gören malzeme daha sonra bugünkü taklidine benzeyen ahşap yük gemileriyle ve at arabalarıyla Kuzey’deki Hanse şehri Lübeck’e doğru nakliye edilirdi. Bu tuz depolarında ambarlanırdı ve buradan tüm Baltık Denizi bölgesinin ticareti idare edilirdi. Lüneburg tuzlasının ağaç ihtiyacı korkunçtu, senede 100 hektarlık orman alanını tüketirdi. Yüzyıllar boyunca kesilen ağaçların miktarı yeniden yetişen ağaçların sayısını geçmişti. Rüzgar ve yağmur verimli humus tabakasını alıp götürmüştü, geriye kalan verimsiz kumdu. Orta çağda ormanlar gerilerken aynı zamanda fundalık arazi giderek yayılmıştı. 3. Fundalığın işletmesi 3.1 Heidschnucke koyunları 18. yüzyılın ortalarında fundalıklar en geniş boyutlarına ulaşmışlardı. Aşağı Saksonya’da 1800 civarında neredeyse eyaletin üçte birini oluşturmaktalardı. Fundalık, çiftçilerde büyük bir sorunu yaratmıştı: Az besinli toprakların sayesinde özel bir işletmeyi uygulamalılardı. Bu arada alçak gönüllü bir koyun türü olan Heidschnucke’nin önemli bir rolü vardı. Farklı Heidschnucke türleri vardır. Boynuzlu beyaz Heidschnucke, yaşayan 1.000 civarındaki hayvanlarla Almanya’nın en çok tehdit altındaki koyun türlerinin biridir. Özellikle batak alanların çayırlık olarak kullanımına uygundur. Boynuzlu gri Heidschnucke, kuru ve kumlu fundalıkların tipik koyunudur. Bu koyunlardan hafif kaşındırıcı bir yünün yanısıra Lüneburg Fundalığının özel bir yemeği olan çok lezzetli bir et kazanılır. Keçilerin haricinde Heidschnucke koyunları fazla odunlaşmamış fundalık bitkilerini yiyen yegane yerli evcil hayvanlardır. 19. yüzyılın sonunda Lüneburg Fundalığında neredeyse 800.000 koyun dolaşırken onların sayısı bugün 15.000 civarındadır. Koyunlar, yeni yetişen yapraklı ve iğne yapraklı ağaçları da otlarlar. Alçak gönüllü hayvanlar sadece ardıç gibi dikenli bitkileri hor görürler. Böylece koyunların otlatılmasıyla Kuzey Almanya’nın fundalık arazilerinde ışığı seven ardıcın yayılması ilerlemiştir. Kolon şeklinde, sürünen çalı veya ufak ağaç olarak yetişebilen ardıç, 600 seneye kadar yaşayabilir. Ardıç yemişi denilen tohumlarından baharat olarak veya ardıç içkisinin üretiminde faydalanılır. Fundalık kaybolunca onun tipik ağacı da oldukça gerilemiştir. Böylece Heidschnucke koyunları son ardıç mevcudiyedinin korunmasına da katkıda bulunurlar. Kış mevsiminde veya kötü havada koyunlar, bazıları bugün hala kullanılan, kamışla kaplanmış ahşap ahırlara sürülürdü. Ufak köy Wilsede’de hala ilkel bir fundalık köyünün birçok özellikleri mevcuttur. Tipik bir fundalık çiftliğinde az miktarda tarla arazisi, fakat geniş fundalık alanları vardı. İnsanlar hayvanlarla birlikte önce ahırı dahil eden geniş ahşap evlerde, daha sonra karkas evlerde yaşarlardı. Özel inşaat tarzlarından dolayı kuru ve farelerde korunmuş olan ahşap merdiven depolarında mallar ambarlanırdı. Göç eden koyun sürülerinin evlerin önündeki bahçeleri ezmesini önlemek için köy yolu boyunca tarla taşlarından yapılan duvarlar dikilirdi. 3.2 Arıcılık Süpürge fundası sadece yaz sonunda bir kaç hafta çiçek açar, fakat sayısız minik çiçekleri bol bol bal özünü temin eder. O halde bal arısının bölgede diğer bir yaygın evcil hayvanı temsil etmesi şaşırtıcı değildir. Şekerin ve elektrikli ışığın henüz mevcut olmadığı zamanlarda fundalık balının ve balmumunun satışı kırsal bölge halkının diğer önemli bir gelir kaynağıydı. Yollarda tekrar tekrar yarı açık, ahşap barınaklara rastlanır. Bu „arı parmaklıklarından“ arı kovanlarının korunmasında faydalanılırdı. Saman ve kerpiçten yapılan, Kuzey Alman fundalıklarında tipik olan bu tür arı kovanlarına bugün ancak nadiren rastlanır. Yüzyılların kovan arıcılığı artık zamana uygun değildir. Mevcudiyedini sürdüren fundalık alanları hala arıcıların rağbetini görürler, fundalık balı yerel bir özel yemektir. Fakat arıcılık bugün geleneksel arı kovanlarının yerine sentetik magazin tarzı kovalarla gerçekleşir. 3.3 Çimle kaplamak Madeni gübrenin icadından önce fundalık alanların topraklarının besin noksanlığı „çim gübrelemesi“ denilen yöntemle giderilirdi. Bu arada fundalık çiftçileri süpürge fundasını kökleriyle birlikte söküp koyun ahırlarında yataklık olarak kullanırlardı. Koyunların dışkılarıyla birlikte bu malzeme tarlada gübre olarak kullanılırdı. Süpürge fundası, blokların söküldüğü alanlarda hızla tekrar canlanırdı. 19. yüzyılda, Yeni Zelanda’dan gelen ucuz yün ve Karayiplerden gelen şekerin sayesinde fundalık ziraati giderek elverişsiz kalmıştır. Geçimlerini sağlayabilmek için bu halde fundalık çiftçileri az sayıdaki tarlalarını giderek daha yoğun bir şekilde işlemişlerdi. Fakat fundalar fazla sık sökülürse bunun etkileri çok fena olabilir. Fundanın yeniden yetişmesinden önce toprak alıp götürülür, erozyon yaşanır. Geriye kalan çıplak kumdur. 4. Yaşam alanı fundalık 4.1 Tipik fundalık sakinleri Fundalık arazisinin besin noksanlığı, hayvan dünyasını da etkiler. Az ağaçlı, bozkır alanlarda ilk bakışta sadece az sayıda hayvan türü bulunur. Fakat tarlakuşu gibi bazı kuşlar tam bu tür göze gelir arazileri tercih ederler. Yarı açık fundalığın diğer bir tipik kuşu, kızıl sırtlı örümcek kuşudur. Burada hala sık sık bulduğu böceklerden ve kertenkelelerden beslenir. Yuvasını ardıç gibi dikenli çalılıklarda kurmayı tercih eder. Kumlu fundalıkların böcek zenginliği göze batar. Maviler, benekli iparhanlar ve sayısız diğer kelebek türleri fundanın çiçek açma dönemindeki bal özü bolluğundan faydalanırlar. Sıcağı seven ve kuma muhtaç olan yaban arılar da burada ideal yaşam şartlarını bulurlar. Kırmızı renkteki kan arısı, yumurtalarını yabancı arı yuvalarına bırakan bir guguk arısıdır. Aralıklı bitki örtüsünde ve kumlu yollarda kontrast renkli funda çekirgesine rastlanır. Mavi kanatlı çekirge ise kendisini neredeyse görülmez hale getirir. Vücut rengini bulunduğu tabana uydurabilir. Açık bir kum alanında bir kum yaban arısı yuva borusunu kazmaktadır. 250 yerli kum yaban arısı türlerinin çoğu yumurtalarını kuma bırakır ve bitkisiz alanlara muhtaçtır. Kum yaban arısı hazır kuluçka borusuna yumurtalarını bırakacaktır ve daha sonra yavrularına besin deposu olarak böcek larvalarını toplayacaktır. Yol yaban arılarının kuluçka tarzı kum yaban arılarının yöntemine benzer, fakat bunlar yavrularını örümceklerle beslerler. Onlar ise fundalıkta bol bol vardır. Böceklerden sonra örümcekler alçak çalılarda en çok çeşitli hayvan grubudur, örümcekler fundalığın böcek zenginliğinden faydalanırlar. Bütün fundalıkta yaygın olan orman kertenkelesi de genelde böceklerden beslenir. 4.2 Tehditler Aşağı Saksonya eyaletindeki fundalık alanlarının tarihi oranını bugünkü durumla kıyaslayınca eski kültür arazisinin artık sadece ufak bir parçasının mevcut olduğu anlaşılır. Aslında doğanın yüzyıllar boyunca aşırı sömürülmesinin sonucu olan fundalıklar tuhaf da olsa bugün kendileri doğa koruma alanlarıdır. Fakat diğer alanların hali nedir acaba? Eski fundalık arazilerin geniş alanları özellikle Aşağı Saksonya’da çamlarla ağaçlandırılmıştır ve madeni gübrenin icadıyla birlikte verimli tarla alanlarına dönüştürülmüştür. Tipik fundalık arazisinden geriye kalan az sayıdaki alanlar da kaybolmak üzerelerdir. Süpürge fundasının mevcudiyedini korumak için onu muntazaman otlamak gerekir, fakat yeterli sayıda çoban ve koyun yoktur. Bazı noktalarda huşlar ve çamlar köklenir, orman geri dönmektedir. Geniş fundalık alanları bugün ayrıca çimli bozkırı andırırlar. Eğri çayırsaçı birçok yerde süpürge fundasını neredeyse tamamen defetmiştir. Çayırsaçının yetişmesini arabaların atık gazlarından ve tarımdan kaynaklanan, artan azot salınımı destekler. Çeşitli tedbirlerle, örneğin bol humuslu üst toprak katmanının sökülmesiyle, bu otu mümkün olduğu kadar bastırmaya çalışılmaktadır. Lüneburg Fundalığı sevilen bir gezi hedefidir, özellikle çiçek açma döneminde. Adımlara karşı hassas olan fundalığı turistlerin hücumu ayrıca tehdit eder, çünki her kes at arabasına binmez veya öngörülen yürüyüş yollarına önem vermez. Son fundalık alanlar insanların faaliyetleri sayesinde tehdit altındalardır. Fakat insanın yarattığı peyzajlar olarak ancak fundalıkları diğer kültür peyzajları gibi tekrar kullanırsak onları koruyabiliriz. Lüneburg Fundalığı gibi az sayıdaki fundalık bölgelerin mevcudiyedini korumanın mümkün olup olmadığını ancak gelecekte görebileceğiz.