Hauptstädte Nordeuropas

Helsinki, Kopenhagen...

Kuzey Avrupa’nın başkentleri

Helsinki, Kopenhag, Oslo, Reykjavik, Stockholm 1. Helsinki 1.1 Veriler ve bilgiler Reykjavik haricinde Avrupa’nın en kuzeyinde olan bu başkentte kışlar uzun olur. Hoş olan ‚Kuzeyin beyaz şehri’ lakabını karlara değil, bilakis şehrin merkezinde bulunan etkileyici beyaz anıtsal yapıtlara borçludur. Buraya gemiyle ulaşanların ilk gördüğü parlamento meydanının çevresindeki aydın ve ahenkli yapıtlardır. Helsinki’ye girişi koruyan, 1991’den beri UNESCO’nun Dünya Kültür Mirasına ait olan antik kale Suomanlinna’yı geçtikten sonra şehir beyaz bir rüya şeklinde Baltık denizinden çıkmış gibi görünür. Helsingfors – Helsinki’nin İsveçce ismi – 1550 yıllında Kral Gustav Vasa’nın emri altında kurulmuştur. Kral Gustav Vasa, Finlandiya körfezinin öbür tarafında bulunan ve ekonomisi güçlü Hansa şehri Reval’e rakip olabilecek bir liman yaratmak istemiştir. Bugün ismi Reval olan Tallin Estonya’nın başkentidir. Helsinki sadece Finlandiya ve Finlandiya’nın Uusimaa bölgesinin başkenti değildir. Yaklaşık 562.000 kişilik nüfusuyla aynı zamanda ülkenin en büyük şehridir. Hatta ‚başkent bölgesi’ diye adlandırılan Helsinki’nin etrafındaki küme kentte yaklaşık 1,3 milyon insan yaşamaktadır – bu aşağı yukarı Finlandiya nüfusunun çeyreğine eşittir. Finlandiya’nın politik, ekonomik, manevi, bilimsel ve kültürel merkezi Helsinki’dir. Yüzyıllarca İsveç’e bağımlılığın sonucunda hala resmen iki dillidir. Şehrin kapladığı 686 kilometre kare alanın toplam 500 kilometrekaresi sudan ibarettir! 186 kilometre karelik karaya ait 315 tane kayalıklı adacık bulunur – bunlar karanın önünde bulunan ufak adalardır. 1.2 İklim Helsinki’de ilk kar genelde Kasımın ortasında yağar. Finlandiya körfezi kışın donar ve böylece bir geçiş yolunun açık kalmasını sağlamak için buzkıranlara ihtiyaç duyulur. Helsinki, Alaska ve Grönland’ın güney bölümleriyle aynı enlemde bulunur. Finlandiya’nın başkenti ülkenin ve kutbun güneyinde olmasına rağmen bu sıralar havanın nerdeyse hiç kararmadığı yaz kış gündönümleri yaşanmaktadır. Kışın günler Orta Avrupa‘ya nazaran çok daha kısadır. 1.3 Ulaşım ve Ekonomi Finlandiya’nın yük ve yolcu ulaşımı için en büyük limanı Helsinki’dedir. Yaz sezonunda yaklaşık 200 yolcu gemisi demir atar. Bunlar başkente ortalama 150.000 kadar günlük ziyaretçi getirirler. Düzenli feribot hattı bağlantılarıyla limandan İsveçdeki Stockholm’a ve Estonya’daki Taline ulaşılabilir. Finlandiya’nın en büyük tren istasyonu olan Helsinki ana garı ulaştırmacılık için önem taşır. Şehir bölgesinde metro, tramvay, otobüs ve feribot gibi halka açık ulaşım araçları vardır. Helsinki bölgesi tüm Finlandiya’nın milli hâsılasının üçte birini üretir. Çoğu Finlandiyalı şirket ve uluslararası şirketlerin bölgesel bölümlerinin merkez şubeleri başkent bölgesindedir. Meşhur cep telefonu üreticisi Nokia’da burada yerleşiktir. 1.4 Görmeye değer yerler ve kültür Finlandiya başkentinin kalbi aydın klasik tarzda yapıtların olduğu parlamento meydanıdır. Çar Alexander I, Helsinki’yi Finlandiya prensliğinin başkenti olarak tayin ettikten sonra şehir merkezini yaratması için Alman kökenli mimar Carl Ludwig Engel’i görevlendirmiştir. Ludwig Engel, en önemli kurumların yerleştiği halka açık bir meydan tasarlamıştır. Üniversitenin ana binası ve kütüphanesi meydanın bir tarafındadır ve diğer tarafında da cumhurbaşkanının köşkü bulunur. Fakat en muhteşem bina meydanın kuzeyinde bulunan yeşil-altın kubbe çatılı görkemli Lüteriyen katedral kilisesidir. Portalın önündeki merdivenler çoğu zaman aydınlık isteyen Finlandiyalı başkentliler ve turistlerle doludur. Helsinki’de temsil edilen mimari devirlerin örnekleri olarak jugendstil – meşhur bir örneği ana gardır – ve aynı zamanda Finlandiya Ulusal Müzesinde gördüğümüz gibi ulusal romantizm sayılabilir -. Helsinki’deki işlevsel yapıların sorumlusu çoğu zaman meşhur Finlandiyalı mimar Alvar Aalto olmuştur. Mimar örneğin 1971’de yapılmış olan konser ve kongre binası Finlandia’yı tasarlamıştır. 1975’te bu binada ilk AGİK konferansı yapılmış ve bu konferans ‚Helsinki’nin son yasasının’ imzalanması ile sonuçlanmıştır. Yolun sonundaki güney limanının yakınlarında Pazaryeri Kauppatori bulunmaktadır. Meydanın kenarında bir çeşmenin ortasında bronz denizkızı Havis Amanda’nın heykeli vardır. Bu heykel ‚denizin kızı’ olarak Helsinki’nin ruhunu cisimleştirir. Olimpiyat stadıyla ülkenin en büyük spor arenası Helsinki’de bulunur. Bu stad, 1952 olimpiyatları için inşa edilmiştir. Stadın önünde Finlandiyalı koşucu Paavo Nurmi’nin heykeli vardır. Dokuz altın madalya sahibi Nurmi, hâlâ günümüze kadar gelmiş geçmiş en başarılı atletlerden birisidir. Batı Avrupa’nın en büyük Rus Ortodoks kilisesi Uspenski katedralidir. Rus-Bizans stili yapı 1868’te tamamlanmıştır. Kiliseler arasında ziyaretçileri kendine çeken diğer bir yer de şehrin Töölö semtinde bulunan modern Temppeliaukio kilisesidir. Bu kutsal yer 1969’da bir granit kayalığının içine yapılmıştır. Sibelius-parkı şehrin Taka-Töölö bölgesinde bulunur. Buradaki anıt meşhur besteci Jan Sibelius’un anısına 600 adet çelik borudan inşa edilmiştir. Töölö’da aynı zamanda Finlandiya’nın en önemli opera binası olan Ulusal opera bulunur. Finlandiya parlamentosu şehrin ortasında bulunan oldukça büyük parlamento binasındadır. Aynen İsveç’teki gibi, bu parlamento da tek bir meclisten oluşur. Finlandiya Ulusal Tiyatrosu, ilk tiyatro olarak Finlandiya’ca dildeki oyunları sergilemiştir. Bu tiyatro 1902’den beri gar meydanında bulunan jugendstil bir bina içindedir. Helsinki hayat dolu, geleneksel, modern ve genç hayat tarzı mimarisi olan modern bir şehirdir. Şehir kuzeyin diğer metropollerine nazaran çok genç olmasına rağmen – orta çağın sonunda temeli atılmıştır – onlardan hiçbir açıdan eksik değildir. 2. Kopenhag 2.1 Veriler ve bilgiler Günümüzde Kopenhag’da yaklaşık 504.000 insan yaşamaktadır. Danimarka’nın başkenti olup Kuzey Avrupa’nın en önemli metropollerindendir. Fakat her şey küçük başlamıştır: 12inci yüzyılda Øresund’daki ticaret limanı güvence altına alınmak istenince bir kalenin yapılmasıyla ilk yerleşim yerleri için temel atılmıştır. Køpmannæhafn’nın orijinal ismi‚ ‘tüccarlar limanı’ anlamını taşımaktadır. 1254’te daha yeni olan Kopenhag, ilk defa şehir olma unvanını almıştır. Şehrin büyük kısmı İsveç’teki Malmö’den uzakta bulunmayan Danimarka’nın en büyük adası olan Seeland’da bulunur ve bir kısmı da Amager adasına doğru uzanır. 2.2 Ulaşım ve ekonomi Kopenhag Danimarka’nın merkezinde değil, kıyısında olmasına rağmen ülkenin en önemli ulaşım kavşağıdır. Tüm tramvay ve tren hatları yıldız şeklinde buluşurlar. Banliyö tren sistemi şehrin banliyöler ile bağlantısını sağlar; ayrıca 2002’de modern metro açılmıştır. Kopenhag’ın 10 km doğusunda Kastrup’da şehrin dört kıtaya doğrudan bağlantısını sağlayan uluslararası havaalanı bulunur. Kopenhag limanının ithalat ve ihracat açısından ülkede önemli bir rolü vardır. Buraya Polonya ve Norveç’ten feribotla ulaşılabilmektedir. Kuzey limandaki yeni bir gemi terminali transatlantik ve yolcu gemilerine hizmet verir. Liman, otobüs ve yolcu tekneleriyle opera ve karşısında bulunan eski şehri birleştirir. Yazın bunların dışında gezi turlarıyla gezintiler çok popülerdir. 2000 yılından beri denizin üzerinden geçen 16 km uzunluğunda bir köprü olan Øresund vasıtasıyla İsveç’le Danimarka birbirlerine bağlantı sağlamıştır. Kopenhag ve Malmö arasında arabalar ve trenler hareket eder. 2.3 Görmeye değer yerler ve kültür Şehrin biraz dışında onun sembolü olan dünyaca meşhur denizkızı bulunur. Danimarka dillinde: lille havfrue. Kopenhaglı heykeltıraş Edvard Eriksen, Danimarkalı yazar Hans Christian Andersen’in masalındaki başrol oyuncusunu böyle cisimleştirmiştir. Bu heykel şehrin en mütevazı turist çekim merkezidir. Ana garın karşısında dünyanın en eski dinlence parklarından olan Tivoli vardır. Bu park Danimarka’nın en çok ziyaret edilen noktalarından olup, burada dünyevi eğlenceler değil kültür yaşanır. Parkın kenarında Hans Christian Andersen Bulvarı bulunmakta olup belediye binası da buradadır. Pek çok altın heykelle süslenmiş olan bu bina 1892–1905 arası İtalyan ve Normandiya Rönesansı stiline göre inşa edilmiştir. Belediye binasının kulesi 113 metre yükseklikte olup Danimarka’nın en yüksek kulesidir. Liebfrauen Kilisesi klasisizmin bir başyapıtıdır. Binayı Mimar Christian Frederik Hansen tasarlamıştır. Birçok heykeli, heykeltıraş Bertel Thorvaldsen yapmıştır, pek çok kez kopyalanmış olan ünlü eser Kutsamada Bulunan İsa’nın Heykeli de bunların arasındadır. Strøge ile Danimarka’nın başkenti Avrupa’nın en meşhur açık hava alışveriş bölgelerinden birisine sahiptir. O ve diğer uzun mesafeli yaya bölgeleri ve bunlara ait olan bilinen alışveriş caddesi Strædet pek çok yerli ve yabancı ziyaretçiyi çeker. Yaya bölgesinin hemen yakınında şehrin diğer bir çekim noktası olan Christiansborg şatosu bulunmaktadır. Bu şato 1918’den beri Folketing parlamentosunun toplanma yeridir ve tam olarak 1167 Kopenhag’ın ilk kalesinin yapıldığı lokasyondadır. Bugünkü şato önceki yapıların unsurlarını da bulundurmakta ve bundan dolayı mimari tarzların karışımını segilemektedir. Kopenhag borsası şatonun yanında bulunmakta olup, ilk göze çarpan, uzun binanın ilginç karakteristik kulesi ve onun tepesindeki dört tane içe dönük ejderha kuyruklarıdır. Şato adasında bulunan bu Rönesans yapısını tamamlamak 21 yıl sürmüştür. Christianshavn şehir merkezinin güneydoğusundadır. Burada başlıca iki unsur dikkat çeker: şehrin bir kısmı yapay bir ada üstündedir ve burada evler sadece sokaklarla degil aynı zamanda kanallarla da ayrılmıştır. Bu suyolları 17inci yüzyıldan beri vardır. Diğer yerlerde arabaların yan yana olduğu gibi burada gemiler birbirlerine çok yakın olarak demirlerler. 84 metre yüksekliği ve Roma’daki San Pietroyu andıran kubbesiyle Frederik kilisesi Avrupa’nın en büyük kiliselerinden birisidir. Bu kilise ‚mermer kilise’ diye de adlandırılır, hâlbuki pahalı İtalyan taşından yapılmamıştır. Oldukça büyük ve mermerden yapılmış bir yapının orijinal planları masraflardan dolayı gerçekleştirilememiştir. Kilisenin hemen yakınında Amalienborg şatosu bulunur. Burası yüzyıllardır kraliyet ailesinin ikametgahıdır. Günümüzde karşısında bulunan iki sarayda kraliçe Margrethe II ve veliaht prens Frederik yaşar. Şatonun sekiz kenarlı meydanının ortasını şövalye Frederiks V’nin resmi süsler. Kopenhag’ın modern opera binası, Holmen adasında Amalienborg’un karşısında bulunur. Bu yapı Danimarka devletine Ağustos 2000’de bağışlanmıştır ve dünyanın en modern sahnelerinden birisidir. Kanallar şehri Kopenhag eski güzel ve modern binalarıyla Kuzey Avrupa’nın en güneyindeki başkenti olarak İskandinavya’ya yakışır bir giriş kapısını sergiler. 3. Oslo 3.1 Veriler ve bilgiler Yazları Norveç’in başkentinde çalışma saatleri erken biter. Sonrasında çoğu kişi şehirden hızlı bir şekilde akarcasına yazlık evlerine giderler. Çoğu böyle bir eve sahiptir ancak gizlice kendi adalarının sahibi olmayı da düşlerler. Oslo’ya doğru 100 km uzunlukdaki Oslofjord içinden yaklaşınca rengârenk boyanmış bu evlerden yüzlercesinin suyun üstünde yükseldikleri görülebilir. Oslo, Norveç’in başkentidir ve nüfusu yaklaşık 550.000’dir. Şehir karmaşık değildir, ülkenin sade karakterini yansıtır ve yüzde 75’i kayalardan, göllerden ve buzullardan ibarettir. En son bilimsel araştırmalar doğrultusunda Oslo’nun yerinde İsa’dan 1000 yıl sonra ilk yerleşimin oluştuğu varsayılır. Bu tahminler temelinde 2000 yılında şehrin 1000 yıllık varlığı kutlanmıştır. Genç Oslo o zamanlar piskopos yerleşimi seçildiğinden itibaren hızla önem kazanmıştır. 1299’da o zamanki kral ikametini buraya kaydırmış ve Akershus kalesini inşa ettirmiştir. 17inci yüzyıldan itibaren Oslo Christiana diye adlandırıldı – Danimarkalı Kral Christian IV bir yangın sonrası şehri yeniden inşa ettirip ona kendi adını vermiştir. Ancak yüzyıllar sonra, 1924 yılında, Norveç İsveç’ten ayrılınca ve Christiana on yıllarca ülkenin başkenti olunca eski ismini yeniden almıştır. Belediye binası ve garın önündeki kaplan heykelleri Oslo’nun diğer bir ismini hatırlatır: Tigerstaden (Kaplan Şehri). Bjonstjerne Bjornson takma ismini kullanıp bir şiirinde 1870’te Oslo’yu tehlikeli ve acımasız bir şehir olarak tanımlamıştır. Bu arada ismin negatif etkisi artık geçmiştir. Oslo’nun ilk bakışta tuhaf olan şehir arması kutsal Halvard’ı gösterir. O, bir kadını saldırganlara karşı korumak isterken saldırganlar onu okla vurmuş sonra da değirmen taşına bağlayıp boğmuşlardır. 3.2 Ulaşım Büyük şehirlerde olduğu gibi Oslo-Gardermoen havaalanı şehrin yaklaşık 50 km dışında ve kuzeyinde konumlandırılmıştır. Burası Norveç’in ana havaalanıdır ve başkentten otobüs ve trenle ulaşılabilir. Oslo’nun halka açık kısa mesafe ulaşımını metro, tramvay ve otobüs ağları düzenler. İsveç’e uluslararası tren bağlantıları ile ulaşmak mümkündür: Göteborg ve Stockholm’e düzenli olarak trenler vardır. Özelikle Almanya ve Danimarka’ya feribot bağlantıları bulunur. 3.3 Görmeye değer yerler ve kültür Oslolular yaklaşık 20 yıl boyunca 1930 ve 40’larda İskandinavya’nın en büyük ve masraflı tuğladan belediye binası üzerinde çalışmışlardır. Bu yapının masrafları günümüzde bile saklı kalmıştır. Sonuca bakınca çelişkili görüşler ortaya çıkmaktadır – Oslolular artık bu duruma alışmış durumdalardır. Belediye binası sıra dışı mimarisinden dolayı mutlaka şehrin sembollerinden birisidir. Bu büyük bina merkezi bir bloktan ve iki kuleden oluşur. Alfred Nobel’in ölüm gününün anısına her yıl orada 10 Aralık’ta Nobel barış ödülünün verme kutlaması yapılır. 1952’de VI. Kış Olimpiyatları Oslo’da yapılmıştır ve böylece ilk defa bir İskandinav ülkesinde gerçekleşmiştir. Ana yerlerden birisi, Holmenkollen, kayakla atlama pistidir ve dünyanın en eski atlama yeridir. Burada 1892’den beri karşılaşmalar yapılır. Yıllık bir milyon ziyaretçisiyle burası günümüzde Norveç’e gelen turistler için öne çıkan bir çekim merkezidir. Liman körfezinin sol kıyısında, belediye binasının hemen yakınında Akershus şatosu bulunur. 1304’den beri burası saray kalesi olarak hizmet vermiş ve sonra 17’inci yüzyılda bir rönesans şatosuna dönüştürülmüştür. Garın etrafında şehrin daha yeni mimarisi görünür: çok modern ofis blokları tipik bir büyük şehir havası verir. Ressam Edvard Munch, Norveç’in en meşhur sanatçılarından birisi idi. Munch, bugün ekspresyonizmin önünü açanlar arasında yer almaktadır. Oslo’daki Munch müzesinde ve Munch evinde ressamın mirası olan birçok tablosunu görmek mümkündür; bunlar onun doğum şehrine vasiyetidir. Oslo’nun bir diğer meşhur sanatçısı heykeltraş Gustav Vigeland’dır. Şehrin göbeğinde bulunan 30 hektar büyüklüğünde yeşil bir alan olan Frogner parkta onun çok sayıda heykelini görmek mümkündür. Vigeland’ın eserleri bu şehrin çok ziyaret edilen dinlence bölgesine sanatı taşımıştır. Karl Johans Geçiti tartışmasız şehrin ana damarıdır. Bir zamanlar ihtişamlı bir bulvar olarak yaratılmış olup garla kraliyet şatosu arasında yaklaşık iki kilometre boyunca uzanır. Burada bolca alışveriş noktası, restoranlar ve oteller bulunur. Bu gezinti mili üzerinden Stortinget’e de ulaşılır. 1866’da inşa edilmiş yeni gotik tuğla yapı Storting’i barındırır, bu tercüme edilirse ‚büyük toplantı’ anlamına gelmektedir. Burası Norveç’in ulusal parlamentosudur. Kraliyet şatosu Karl Johans Geçiti’nin kuzeybatı ucundadır. Norveç kralı halkını evinden uzak tutmayı düşünmüyor! İkametinin parkında parmaklık yoktur ve herkes burada dolaşabilir. Norveç’in en büyük ve önemli konuşmacı tiyatrosu Oslo ulusal tiyatrosudur. Binanın önünde şeref mevkiinde yer alan heykel meşhur yazar Henrik Ibsen’i temsil eder. Bu tiyatro, özelikle onun eserlerini sahneye koymakla dikkate değer uluslar arası bir şöhrete ulaşmıştır. Yaklaşık 30.000 öğrencisiyle Oslo ülkenin en önemli üniversite şehridir. Üniversite 1811’de Berlin’in Humboldt üniversitesini örnek alarak inşa edilmiştir. Oslo karmaşık değildir, sesiz, tedbirli ve toleranslıdır. Fakat güzel yaz akşamlarında canlı liman rıhtımında, saat kulesinin altında aniden atmosfer oluşup gençler ve yaşlılar dans etmeye başlarlarsa, insanların burada da hayata bağlılıkla canlanabilecekleri görülebilir. 4. Reykjavik 4.1 Veriler ve bilgiler Destana göre, Norveçli Viking Ingólfur Arnarson halkının geleneğine uyarak İzlanda’ya yaklaşırken yüksek koltuğunu bordodan atmıştır. Arnarson, denize atılan tahtaların kıyıya vurduğu körfeze yerleşmiştir; tanrılar onun yeni evini seçmişlerdir. Bu olay İsa’dan 874 yıl sonra gerçekleşmiştir. İzlanda’nın geyserlerinden yükselen buharın dumanlarından dolayı Arnarson, körfezin ismini ‚duman körfezi’ diye belirlemiştir – İzlanda dilinde bu Reykjavik demektir. Eski İzlanda ‚ülke fethi kitabı’ olan Landnámabók konudan böyle bahsediyor. Reykjavik’te günümüzde bir heykel bulunmaktadır ve bu heykel limana doğru bakar. Aynı zamanda modern heykel Sólfar, ‚güneş yolcusu’, şehrin ilk başlangıçlarını hatırlatır: Bu heykel körfezin kıyısındadır ve bir Viking gemisini temsil eder. 1 Aralık 1918’de İzlanda kraliyet ilan edilmiştir ve Reykjavik resmen ülkenin başkenti ilan edilerek dünyanın en kuzeyindeki başkent olmuştur. İzlanda’da 17 Haziran 1944 Þingvellir‘de cumhuriyetin ilan edilişiyle aynı zamanda bağımsız bir ülkenin başkenti olmuştur. Günümüzde Reykjavik’in nüfusu 117.000’dir – ki bu ülkenin toplam nüfusunun üçte biridir - ve şehir Reykjanes yarım adasının başlangıcında, adanın güneybatısında yer alır. Tabaka tektoniklerinin kayma kısımları, yani Avrasya ve Kuzey Amerika tabakasının buluştukları yerde İzlanda, güneybatıdan kuzeydoğuya çaprazlama şekilde uzanır. Bu kısımlar aynı zamanda Reykjanes yarı adasından da geçer. Bundan dolayı burada sık sık deprem olur, fakat genelde büyük hasarlara yol açmaz. 4.2 Kültür ve görmeye değer yerler Reykjavik’in merkezinin içinden Laugavegur, ‚kaynak yolu’, geçer. Bu isim Reykjavik’in köy olduğu zamanlardan kalmıştır: O zamanlar şehrin dışında topraktan çıkan sıcak kaynaklar Laugardalur diye ufak bir vadide bulunuyordu. Köyden buraya ‚kaynak yolu’ bulunuyordu ve orada yaşayanlar buradan oraya düzenli olarak çamaşır yıkamak ve banyo yapmak için ulaşırlardı. Günümüzde eski Laugavegur şehrin ana dükkânlar caddesidir. Burada çok sayıda kafeler, restoranlar, moda butikleri, sanat galerileri, barlar ve andaç dükkânları vardır. Şehrin en eski binalarından birisi merkezinde bulunan katedraldir (İzlanda’ca: Dómkirkjan). 1796’da kutsama esnasında şehrin tüm nüfusu bu nispeten ufak olan kiliseye sığacak düzeydeydi. Tepede, uzaktan rahatlıkla gözüken Hallgrímskirkja şehir içinden daha yüksektir. Göze çarpan kulesi ile şehrin sembollerinden biri olarak kabul edilebilir. Protestan kilisenin içinde gotik unsurları ve gösterişli bir orgu bulmak mümkündür. Kilisenin önünde en meşhur İzlandalı kâşif Leifur Eriksson’un bir heykeli vardır. Büyük bir ihtimalle Eriksson, Christoph Kolumbus’dan önce 1000 yıllarında ilk Avrupalı olarak Kuzey Amerika topraklarına ayak basmıştır! Dört tane sivri kulesiyle Háteigskirkja kiliseside şehrin tipik görmeye değer yerlerindendir. Günümüzde çevredeki sıcak kaynak suyuyla nerdeyse tüm şehir ısıtılır. Bir boru hattıyla toprağın içinden doğrudan oturma odasının altına ulaştırılır. Kükürt kokulu banyo suyu biraz kötü yumurta gibi kokar ve eski evlerde bazen buhar döşemelerin altından çıkar. Şehir merkezinin güneyindeki Öskjuhlíð tepesinde sıcak su deposu Perlan (inci) yükselir. Buranın altı tane deposunun her biri dört milyon litre sıcak suyu 85°C’de tutabilir. Yüksekte olmasından dolayı Perlan ekstradan pompa olmadan Reykjavik’teki evlere suyu ulaştırabilir. Kışın kaldırımlar ve caddeler bu sıcak suyla ısıtılır. Depolardan biri artık kullanılmamakta ve camdan bir kubbe altında ufak bir destanlar müzesini, restoranları ve dükkânları barındırmaktadır. İzlanda’nın parlamentosu Althing’dir. Şehrin merkezinde, Alþingishúsið da yerleşiktir. Parlamentonun hemen arkasında, şehir gölü Tjörnin’in olduğu yerde, Reykjavik’in modern belediye binası vardır. Başbakanın büroları Lækjargata’da bu ufak beyaz binanın içindedir. Bina 1771 yılında bir hapishane olarak inşa edilmiştir. 4.3 Ekonomi ve ulaşım İzlanda’nın tek limanı olan Reykjavik limanı genelde sert kışlarda bile donmayıp açıktır. Liman bu durumu, iklimi büyük ölçüde düzenleyen golf akıntısına borçludur. Bu akıntının ısıtma etkisi olmasaydı İzlanda’da yaşamak mümkün olmazdı! Balık avcılığı ve balık dağıtımının eskiden beri Reykjavik ve civarında oturanları beslemekte katkısı olmuştur. Kavisli körfez, uzaktan görünen yaklaşık 900 metre yükseklikteki yerel dağ Esja’yı kapsar ve günümüzde bile manzaranın tadını çıkarmak için değil para kazanmak için kullanılır. Bunların dışında Reykjavik’te hizmet sağlayıcı şirketler, yüksek teknoloji sanayi ve diğerlerinin arasında genetik/biyo- teknik laboratuarları vardır. Şehrin, altı şeritli otobanları, iyi inşa edilmiş yolları ve etkili çalışan halka açık ulaşım sistemi vardır. Trafikte arazi araçları ve yüksek tekerlekli jipler görmek mümkündür. Bunlar ülkenin içlerine doğru seyahat etmek için gereklidir. İzlanda’da tren garı yoktur çünkü deprem tehlikesinden dolayı tren ve tramvay kullanılamaz. Yerel bir havaalanı, Tjörnin yakınında bulunur. Grönland uçuşlarıda buradan yapılır. Reykjavik’in 50 kilometre güneyinde, Keflavik’te uluslararası Leifur-Eriksson havaalanı vardır. 4.4 Uluslararası yaşam 1970’ler ve 80’lerde Reykjavik’in dünyada bilinme derecesi devamlı artmıştır. İzlanda’nın başkentinde 1972’de yapılan dünya satranç turnuvası vesilesiyle geniş medya tanıtımı olmuştur. Amerikalı Bobby Fischer, Boris Spasski’ye karşı kazanıp unvanı almıştır. Reykjavik, 1986 Ekim ayında dünya politikasının merceği altında olmuştur: İzlanda’nın başkentinde Amerikan başbakanı Ronald Reagan ve SBKP’nin genel başkanı Mihail Gorbatschow, Hús Höfði’de bir zirve toplantısında buluşmuştur. Uzaklardaki İzlanda ve başkentini zamanla keşfeden ve beğenenlerin sayısı artmaya devam ediyor. Günümüzde Reykjavik gizemli, büyüleyici bir ülkenin genişleyen ve açılan başkenti olarak algılanır. 5. Stockholm 5.1 Veriler ve bilgiler “Suyun üstünde yüzen şehir” - meşhur İsveçli yazar Selma Lagerlöf, Stockholm şehrini böyle tanımlamıştı. Gerçekten şehrin yüzeyinin üçte biri sudan ibarettir. Şehrin içi 14 ada üzerine yayılır ve bunların arasındaki bağlantıyı 53 tane köprü sağlar. İsmi de tarif edicidir: stock ağaç gövdesi demektir ve holm ufak ada anlamını taşır. Stockholm, İskandinav yarım adasının en büyük şehri ve İsveç’in başkentidir. Bu şehir, Mälar gölünün Baltık denizine aktığı ülkenin doğu kıyısındadır. Doğudaki bir körfez, şehri çok sayıda koylarla sınırlar ve toprak çıkıntıları da yaklaşık 24.000 irili ufaklı adayı kümeler. Bu bölge İsveç’te Skärgården diye de adlandırılır. Stockholm’ün tam ortasında Slussen (savak) Mälar gölünün tatlı suyunu Baltık denizinin tuzlu suyundan ayırır. 5.2 Şehir semtleri ve görmeye değer yerler Stockholm’ün sembolü onun belediye binasıdır. Çok yüksek maliyeti ve inşa süresinin telafisi ile Stockholm’ün esas sembolü olmaya terfi etmiştir. 105 metre yüksekliğindeki görkemli kule, İsveç’in imparatorluk arması Tre Kronor’la süslenmiştir ve binanın kanatlarını içine alır. Nobel vakfının kurucusu Alfred Nobel İsveçli olduğu için Stockholm belediye binasının mavi salonunda her yıl Nobel ödülü alanlar için verilen gala yemeği yapılır. Şehir adasının çoğunu eski Stockholm, Gamla stan, kapsar. Bir çok dar, sarp sokak suya doğru yönelir, eski zamanlardan kalan bir şeydir bu: O zamanlar Baltık denizinin su seviyesi daha yüksekti ve evler doğrudan denizin yakınındaydı. Orta çağda eski şehrin ticari gemilerinin yanaşma yerine bu sokaklar bağlantı sağlardı. Gamla stan’da şehrin en eski evleri bulunmaktadır ve bunların arasında görmeye değer çeşitli şeyler vardır. Tyska kyrka, “Alman kilisesi”, Alman tüccarlar tarafından 17’inci yüzyılda inşa edilmiştir. Şövalye evi, İsveç’çe Riddarhuset, İsveçli aristokrasinin yeridir ve aynı zamanda armasını korur. Storkyrkan, sadece şehrin en eski kilisesi değil aynı zamanda Stockholm’un piskopos kilisesidir. Burada, İsveç akademisinde, Nobel edebiyat ödülü alacaklar belirlenir. Eski şehrin en etkileyici yeri tartışmasız kraliyet şatosudur; İsveç’çede Kungliga slottet. Bu şatonun 600’den fazla odası vardır ve böylece dünyanın en büyük sarayıdır. Şato artık kraliyet ailesinin ikameti olmasa da hala kralın çalışma yeridir. Saray muhafızlarının nöbet değişimi özel bir turist çekim olayıdır. Şatonun batısında Riddarholmen adası vardır. Burada gezilebilecek kilise uzun süreler İsveçli kraliyet ailesinin ve diğer önemli şahsiyetlerin mezarlığı olmuştur. Riddarholmen günümüzde ayrıca şehrin adalet merkezidir. Stockholm’ün parlamento binası Gamla stan’ın kuzeyinde, Helgeandsholmen adasının üstündedir. Devasa binalar adanın nerdeyse yarısını kaplar. Şehrin Normalm bölgesi şato ve parlementonun kuzeyindedir. Onun içinden Stockholm’ün en popüler alışveriş caddesi olan Drottninggatan geçer. Bu devasa alışveriş milinin ve kraliyet operasının yanında Sergels torg vardır. Şehrin çok modern ve büyük meydanını, genişçe yerleştirilmiş fıskiye ve görkemli cam obeliskden tanımak mümkündür. 5.3 Ekonomi ve ulaşım Başkent ulaşım konusunda da İsveç’te merkezi rol oynar. Stockholm, İsveç’in tren yolu ağının kavşak noktasıdır ve uluslararası havaalanı Arlanda, şehrin sadece 40 km dışındadır. Tüm diğer Kuzey Avrupa başkentleri gibi Stockholm da bir liman şehridir ve hatta Baltık Denizi’nin en büyük limanlarından birisi buradadır. Feribot ulaşımı özellikle büyük önem taşır ve Helsinki, St. Petersburg, Turku, Tallinn ve Almanya’ya bağlantılar vardır Bunun dışında, Stockholm İsveç’in en büyük ekonomi yeridir ve hizmet sağlayıcıların bir numaralı merkezidir. Günümüzde bu bölgenin en önemli endüstri işletmeleri arasında Ericsson ve Electrolux vardır. Stockholm borsası Kuzey Avrupa’nın finans merkezidir, bölgedeki çalışanların çoğu banka ve sigorta şirketlerinde çalışır. Stockholm yaklaşık 200 yıldır tarafsız olan bir ülkenin başkentidir; eski ve aynı zamanda modern olan bir metropol; en fazla nüfusu olan kuzey ülkenin, İsveç’in başkenti; hemde Kuzey Avrupa başkentleri arasında en büyük olanıdır.